Trojenlerin Dört Nalı
İlk seferinde oldukça masum gözüken trojanlar, kimi kez şaka maksatlı kullanıldığında yasal bir suç olduğunun bilinci henüz empoze edilmemişti. En azından, ilgisayarlarını göz ardı etmeksizin kullanan ve ağabeylerinin sözünden dışarıya çıkan ve bugünün genç arkadaşları bilirler. 2000’li yılların başlarındayken henüz, ismi bir nevi “şaka programı” olarak anılan bu yazılımın sonunda nice hayatlar sönebiliyordu. Karşısındaki insanın bilgisayarına güven vererek sızan bu masumca hareketin ardından kesilen fatura herkesçe ödenebilecek masraflardan değildi. En başka para amacı gütmediğini söyleyebiliriz. Mutlaka bir zamanlar siz de bunun mağduru olmuşsunuzdur ancak farkına varmama ihtimâliniz bir hayli yüksek gibi.
O yıllarda kullandığımız MSN üzerinden arkadaşların, birbirlerine bazen resim, müzik ve bazen de video gönderdikleri dönemlerde masumca bir güven ile dosyaya tıklatıp açarlardı. Neticede anti-virüs programlarının ücretsiz olan bir kısmı ne yazık ki ancak ilgisayara virüs bulaştığı bilgisini vermekle yetinmek durumunda kalıyordu. İnfilâk edecek donanıma sahip olmadıklarından karşısındaki kişinin Webcam’ini karşısındakinden habersizce devreye sokup uygunsuz görütülerini elde edebiliyordu. En sık rastlanılanların başında ise bugün hâlâ gündemi koruyan
-Banka bilgilerinin ele geçirilmesi.
-Noterden onaylanmamış eserlerin çalınması.
-Banka bilgisi yanında elbette sosyal paylaşım ve online oyunların şifrelerinin ele geçirilmesi vb…
Ve daha bunun gibi neleri neleri var. En bilinenlerini saymak yeterince korkutmaya yetiyor elbette. Zaten bilgisayarını gelişigüzel kullananlar için en büyük tavsiye beyaz sayfalar açmak olacaktır. Disklerine format atmak zorundadırlar, şayet masumane “crack” dosyalarıyla uğraşmaya devam ettikleri mühletçe başlarındaki “yok zannettikleri” illetten kurtulamayacaklardır. En azından üzerlerine oynayan bu casusun insafına kalmış bir şey oluveriyor ancak.